Tapuya Satılamaz Şerhi Nasıl Konulur? Sistematik Engeller mi, Yoksa Adaletin Bir Aracı mı?
Bana kalırsa, tapuya “satılamaz şerhi” koymak, bir taşra kasabasının küçük hesapları gibi; sistemin işleyişine karşı yapılmış, sırf hukuki olarak varlık gösteren ama uygulamada çoğu zaman etkisiz kalabilen bir eylem. Bu şerhin varlığını sorgulamak, tapu sicilinde yer alan “satılamaz” etiketinin, gerçekten de toplumun adalet anlayışına hizmet edip etmediğini düşünmek, benim gibi bazıları için cesur ve tartışmaya açık bir konu haline geliyor. Ancak bu yazıda, bu şerhin ne kadar geçerli olduğunu, nerelerde başarısız olduğunu ve sistemin aslında bu şerhe ne kadar “göz yummaya” meyilli olduğunu ele alacağım.
Satılamaz Şerhi: Teorik Olarak Bir Engel, Pratikte Neyin Peşinde?
Tapuya “satılamaz şerhi” koymak, aslında çok basit gibi görünüyor: Bir taşınmazın üzerine, o mülkün satılmasının engellenmesi için bir kısıtlama ekleniyor. Bu durumda, mülk sahibi, o malı satamaz. Peki ya gerçekten böyle mi? Yoksa sadece bir kağıt üzerinde yazılı bir engel mi? Burada, şerhin gerçek anlamda engel olup olmadığını sorgulamak gerek.
Çünkü bu şerhin arkasındaki fikir, toplumun zararlı durumlarla karşılaşmaması gerektiğini savunmak ve mülk sahiplerini bazı yasal kısıtlamalarla korumak olmalı. Ancak, pratikte durumun tam tersi olabiliyor. Tapu siciline işlenen “satılamaz” şerhi, bir nevi alıcı ve satıcı arasında bir gizli pazarlığa dönüşebiliyor. Herkesin bildiği o meşhur “peşin paraya ne oldu?” durumu, burada da devreye giriyor. Zira bu şerh, tapuya kaydedilse de, bazen anlaşmalar, farklı yollarla o şerhin etkisini sıfırlayabiliyor. Peki, o zaman şerhin anlamı ne oluyor?
Hukuki Ama Hangi Gerçekler İçin?
Yasal olarak, tapuya koyulacak “satılamaz şerhi”, belirli şartlar altında geçerli olsa da, toplumun genelinde bu şerhin ne kadar işe yaradığını sorgulamak gerekir. Çoğu zaman, hukuki bir işlem gibi görünen bu şerh, aslında sadece bir geçici çözümden ibaret kalıyor. Bu şerhin etkisi gerçekten kalıcı mı? Yoksa bir tür hukuki gösterişten mi ibaret?
Bundan da daha önemlisi, tapu sicilinde yer alan bir kısıtlamanın, mülk sahibinin haklarını ne kadar savunduğu meselesidir. Satılamaz şerhi, tek başına bu mülkün satılmasını engelleyebilir mi? Birçok hukuki engel aslında alıcı ile satıcı arasındaki “gizli anlaşmalarla” yok sayılabiliyor. Yani, tapuya bir kısıtlama konmuş olsa bile, bazen işlem arka planda yürütülerek o şerh etkisiz hale gelebiliyor. O zaman, aslında satılamaz şerh sadece sistemin içinde işlevsiz bir piyon mu oluyor?
Tapuya Satılamaz Şerhi Konulmuş Bir Mülk: Gerçekten De Satılamaz Mı?
Evet, şerh teorik olarak mülkün satılmasını engeller. Ancak pratikte, taşınmazın hukuki statüsü ya da şerhin gücü, bazen yapılan manipülasyonlarla delinir. Türkiye’deki gayrimenkul piyasasında çokça karşılaşılan bir durumdur: Bir mülk üzerine “satılamaz” şerhi konulmuş olsa da, mülk sahipleri ve alıcılar, bunun etrafından dolaşmak için çeşitli yöntemler geliştirirler. “Satılamaz şerhinin” konulmuş olduğu bir mülk, yasal engellerin ya da cezaların tehdit ettiği mülkler gibi, çoğu zaman pazarlık unsuru haline gelir.
Peki, bu durumda “satılamaz şerhi” sadece adaletin sağlanması için bir araç mı yoksa hukuk sisteminin en büyük zaaflarından biri mi? Tapu sicilindeki kısıtlamalar, bazen sadece bir formaliteye dönüşürken, bazen de hukuki boşluklar nedeniyle, o kadar kolayca etkisizleşebiliyor ki, adaletin tam sağlanıp sağlanmadığı tartışılır hale geliyor.
Satılamaz Şerhi Koymanın Geleceği: Sistematik Bir Devrim mi, Yoksa Daha Fazla Engellemeyle Daha Fazla Sorun mu?
Buradaki soru şu: Satılamaz şerhi, aslında hukukun gözbebeği olmalı mı, yoksa yalnızca büyük bir bürokratik karmaşa mı yaratıyor? Gerçekten de toplumda yarattığı etkiyi göz önünde bulundurarak, bu tür şerhlerle engellemeler yapmak, çözüm odaklı bir yaklaşım mı yoksa sadece geçici bir çare mi?
Bu soruya cevap ararken, bir çelişkiyle karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü bir taraftan tapuya “satılamaz şerhi” koymak, bazı mülklerin satılmasını engelleyerek, bir tür koruma sağlarken, diğer taraftan bu şerh, çoğu zaman anlamını yitiriyor. O zaman belki de bu şerh, artık hukuk sisteminin bir parçası olmaktan çok, sistemin içinde bir engel olarak kalıyor.
Sonuç: Bu Konu Üzerine Daha Fazla Düşünmeliyiz!
Tapuya konulan “satılamaz şerhi”nin ne kadar etkili olduğu, her geçen gün daha fazla sorgulanmalı. Hukuki çözüm olarak kabul edilen bu şerh, pratikte ne kadar işlemiyor? Bu sorunun cevabını bulmadan, gerçekten doğru bir çözüm yolu geliştirmek zor. Hukukun gerçekten amacına hizmet etmesi için, sadece kağıt üzerinde değil, işlevsel olarak da geçerli olması gerekir.
Şimdi, siz ne düşünüyorsunuz? Satılamaz şerhi gerçekten adalet sağlıyor mu, yoksa sadece kağıt üzerindeki bir gösteriş mi? Yorumlarda fikirlerinizi paylaşın, bu konu üzerinde birlikte tartışalım!